Blog

Soyer’in ağzından “Annan Planı Referandumu’nun Hikayesi”


Kıbrıs’ın 30 yıllık bölünmüşlüğe son vermek amacıyla, 24 Nisan 2004 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın hazırladığı “ANNAN Planı” adadın iki kesiminde de oylandı. Kıbrıslı Türkler %64.91 ile referandumda…

Kıbrıs’ın 30 yıllık bölünmüşlüğe son vermek amacıyla, 24 Nisan 2004 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın hazırladığı “ANNAN Planı” adadın iki kesiminde de oylandı. Kıbrıslı Türkler %64.91 ile referandumda evet oyu kullanırken Kıbrıslı Rumlar ise %75.83 ile hayır dedi. Eski başbakan ve Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer referandumun 24 saatini Oshan Sabırlı’ya anlattı.

Oshan SABIRLI/ Star Kıbrıs (05.07.2009)

Oshan Sabırlı (OS): “2004 – Annan Planı” referandumun önemi nedir?
Ferdi Sabit Soyer (FSS): Kıbrıs’ta ilk kez tüm uluslararası kamuoyu, ülkenin geleceğiyle ilgili söz söyleme hakkına ehil, yetkili bir halk olduğunu gördü. BM temelinde ve tüm uluslararası hukuk temelinde ilk kez böyle bir özelliğe sahip olduğunu uluslararası devletlere de göstermiş oldu.

 

OS: Referandum sürecinde en çok Papadopoulos gözyaşlarıyla hatıralarda kalmadı mı ?
FSS: Papadopoulos ağladı, bizim tarafta ise Denktaş ağladı. Sayın Hristofyas’ın bana söylediği bir söz var. “Papadopoulos çok ağladı ve halkı çok etkiledi”. Bende ona dedim ki ‘ Sayın Denktaş’ta ağladı. Hem de hüngür hüngür ağladı. Gözünden yaşlar aktı’. İnsani bir durumdur kabul ediyorum. Çünkü her ikisinin de inandığı bir dava vardı. Bu, inandığı davanın farklılaşacağına dair atmosferde hissettiren bir duygusallıktır. Ama barışçı insanlar, akan gözyaşlarının akıntısı içerisinde sürüklenip gitmez. Bunun tersine, barışa hizmet edecek bir noktaya döndürülmesine katkı sağlar. Sayın Denktaş ağladı, sayın Papadopoulos ta ağladı. Birbirinden farklı iki tezleri vardı. Kıbrıs Türk tarafından kabul edilen değer, Sayın Denktaş’ın hayatı boyunca verdiği efordan farklıydı. Duygusallığını sağlayan nokta buydu. Papadopoulos’un ulaştığı noktada da buydu. Kendi elindeki, bütün hayatı boyunca oluşturduğu ve etnik olarak, Kıbrıs Rum kimliğinin hâkim olduğu bir Cumhuriyet olgusunun, eşitlik temelinde bir federasyona dönmemesine dair endişeden ötürü gözyaşları aktı.

Kıbrıs Türkleri saygı duydu
FSS: Kıbrıs Rum halkı, o gözyaşlarında boğuldu. Kıbrıs Türk halkı ise Denktaş’ın o gözyaşlarına saygı duydu. Ancak gelecek için eşitlik temelinde bir çözüme evet dedi. Benim için çok zor oldu. Neden çok zor oldu çünkü bu bir referandumdu. İnsanların katılımı çok önemliydi. Bu siyasal parti seçiminden çok farklıydı.

OS: Referandum sürecinin o 24 saatlik bölümünü anlatırken neler söylersiniz?
FSS: 1 gün değil, 2 gün öncesine dönelim. Lefkoşa’da evet mitingi düzenlendi. O gün CTP’nin günüydü. normal siyasal partiler çerçevesinde. Önce buna karar verdik ve tüm siyasi partileri oraya davet ettik. Sivil toplum örgütlerini davet ettik. Bu yeni bir durumdu. Sayın Talat konuştu, BDH yetkilileri konuştu, Akıncı, Ramiz Manyera, Ertuğrul Hasipoğlu konuştu, ben konuştum. O meydanda, değişik siyasi partilere konuştuk. Orada farklı sivil toplum örgütleri, toplumda farklı konumlar içerisinde olanlarla toplanıldı. 10 binlerce insan orada toplandı. Böyle bir şeyi organize etmek büyük bir iştir. Mitingimizde herhangi bir kaos olmaması, trafiğin aksamamsı, öfkeli evet veya hayır diyen insanların birbirine girmemesi için kendi parti üyelerimizle birlikte, olağanüstü güvenlik tedbirleri aldık. Her bir noktaya partili görevliler yerleştirdik. Değişik insanları bir anlamda sakinleştirmek, demokratik bir çerçevede bu olayın gerçekleşebilmesi için görev ifşa etmeleri için müthiş bir organizasyon yaptık. Bu çok zor, çok yorucuydu. Ama başardık yüzümüzün akıyla çıktık.

“Tek taş atılmadı”
Bunun 600 metre uzağında yine büyük ve öfkeli bir şekilde hayır denmesini öngören bir başka miting vardı. Ayni anda on binlerce insan, iki uç noktada, Lefkoşa’da idi. Ne bir cam kırıldı, ne bir taş atıldı. Ne bir yumruk yapıldı. Hatta evet ve/veya hayır mitingine gelen insanlar ayni arabayla köylerine geri gittiler. Böylesine güzel ve demokratik olgunluğu da Kıbrıs Türk’ü yaşadı ve dünyaya kanıtladı. Bu son derece önemlidir.

Ertesi gün bu işi sabah namazından itibaren oy vermeye yönelik ilişkilere girdik. Değişik siyasi parti, güçler, onların temasta olduğu insanların harekete geçirilmesi… Seçim günü ise sandıkları dolaşmak, sandık görevlilerine gerekli katkıyı yapmak için çalıştık. Sandığa gitmeyenleri sandığa gitmeleri için ikna etmek adına büyük bir organizasyonun içerisinde olduk.

İnsanlar Saraya yürümek istedi
OS: Referandum gecesi neler yaptınız?
FSS: Seçim gecesi, 24 Nisan gecesi yaşadığım hadise, hayatım boyunca unutamayacağım bir hadisedir.
İnsanların bir yüzü gülüyor, yüzlerinin diğer yarısı ile de ağlıyorlardı. İnsanlar Girne kapısına gelmeye başladı. İnsanlar, yüzde 65’lik bir sevinci yaşıyordu. Güney hayır diyordu, işte tam bu esnada Sayın Denktaş televizyona çıktı ve ‘Evet demedikleri için, Allah Rumlardan razı olsun… Hayır dedikleri için Allah Rumlardan razı olsun’ dedi. Bunu işiten insanlar adanın dört bir tarafında Lefkoşa’ya gelmeye devam etti. Girne Kapısına gelen o insanlar, derin bir infial ve kontrol dışı bir öfkeye kapıldılar. İnanılmaz bir şeydi. Bu öyle bir öfke ki inanılması güçtü. Bu insanlar toplanıp, saraya yürümek istiyordu.

Hayatımda karşılaştığım en zor gecedir
Nasıl ki meclis basıldı, halkta saraya yürüyüp, bir taraf girip, diğer tarafından çıkmak istiyordu. İşte o anda, o meydanda bulunan bütün partili arkadaşlarımızı örgütlendi. Süratle, ani olarak insan zincirleri oluşturduk. O insan zincirleriyle o öfkeli kalabalığın, Cumhurbaşkanlığı sarayına yürüyüp tahrip etmemesi için sağı solu yıkmaması için, büyük bir efor harcadık. O kalabalık bizim arkadaşlarımızı dövmeye kalktı. Engel olmayın bize diye… Orada harcadığımız emek, inanılmaz bir emekti. O akşam, o anda portatif bir hoparlör buldum. Ve o portatif hoparlörle, hisardan hisara koşarak, yüksek yerlere çıkarak, o öfkeli kitleye, İnönü Meydanı’nın mücahitler sitesi tarafına yönlendirmek istedim. Sarayönü’ne yürüyüşü durdurabilmeye çalıştık. O sürede, arabasına binen herkes, akın akın Lefkoşa’ya geliyordu. Biz eğer bunları yapmamış olsaydık, çok büyük hadiseler çıkacaktı. O gece benim hayatımda karşılaştım en zor gecedir. Bir taraftan üzülüyorum, bir taraftan ise halkımızın irade göstermesini olgu koymasını, halkımızın kendisini dünyaya halk olarak göstermesini ve eşitlik temelindeki bir çözümün tarafı olma iradesinin mutluluğunu yaşıyorum. Diğer yandan bu söz üzerine öfkelenen büyük ölçüde tepki içerisine, Cumhurbaşkanlığına yüründü. Hayatımda hiç bu kadar yorulmadım. Ani olarak hareket ettik ve daha sonrasında da arkadaşlarımla gurur duydum.

Bira içtik ve ağladık
OS: Referandum gecesi başka ne yaptınız?
FSS: Tüm bu olaylar yatıştıktan ve herkes dağıldıktan sonra, alanda görev yapan tüm arkadaşlarla parti binasına gittik. Orada hep beraber ağladık. Birer bira içtik ve gece yarısına doğru ağladık. Neden mi? Çünkü içimiz boşaldı. Tümümüz içimizi boşalttık. Orada, kendi kendimize, “biz bu yolu yürümeye devam edeceğiz” dedik. “Kıbrıs Türkünü, eşitlik temelinde, dünyanın ve Avrupa’nın tarafı yapacağız” dedik. “Şu anda biz kazandık, geçmişten gelen süreçle ve güneydeki bağnazlık nedeniyle kaybettik. Bunun sonuçları olacak. Bu sonuçlardan asla geri çekilmeyeceğiz. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın”. Eşit olarak Kıbrıslı Türkleri AB’nin parçası yapmak için yola devam. O gece parti binasından saat 5 buçukta ayrıldık. O gün bugündür arkadaşlarımın o kararlılığını görüp bundan mutluluk duyuyorum. Bu da benim için çok unutulmazdır.

 

 

Referandum Kıbrıs Rumları Kıbrıs Türkleri Toplam
Oy % Oy % Oy %
Evet 99,976 24.17 77,646 64.91 177,622 33.30
Hayır 313,704 75.83 41,973 35.09 355,677 66.70
Geçersiz/boş oy 14,907 3.48 5,344 4.28 20,251 3.66
Toplam 428,587 100 124,963 100 553,550 100
Kayıtlı seçmen/katılım 480,564 89.18 143,636 87.00 624,200 88.68
,

Leave a comment

Your email address will not be published.