Blog

Şimdi Ölüm Yerine Dostluk Kol Kola


Kıbrıs Barış Harekatında ağır yaralanan Türk Gazeteci, hayatını kurtaran Rum doktorla 35 yıl sonra buluştu.

ÖZEL HABER / Star Kıbrıs
Oshan SABIRLI

Kıbrıs Türk Barış Harekâtı’nda, Rum mermisiyle ağır yaralanan ve esir düşen…

Kıbrıs Barış Harekatında ağır yaralanan Türk Gazeteci, hayatını kurtaran Rum doktorla 35 yıl sonra buluştu.

ÖZEL HABER / Star Kıbrıs
Oshan SABIRLI

Kıbrıs Türk Barış Harekâtı’nda, Rum mermisiyle ağır yaralanan ve esir düşen Günaydın gazetesi muhabiri, usta gazeteci Ergin Konuksever, 35 yıl önce hayatını kurtaran Rum doktor. Andreas D. Demetriades ile ilk kez bir araya geldi.

Irak, İran, Afganistan, Pakistan ve Kıbrıs’ta savaş muhabirliği yapan Ergin Konuksever yıllardır aradığı, hayatını borçlu olduğu Rum doktoru, uzun çalışmalar sonrasında buldu. Kıbrıslı Türk Kanser Uzmanı Ahmet Elgin 3 ayı aşkın çalışması sonrasında, Rum hastaneleri kayıtları ve dönemin cerrahları ile iletişim kurarak Rum doktora ulaştı.

35 YIL SONRAKİ MUAYENE
Lefkoşa’da Ledra Palace sınır kapısında buluşan ve kucaklaşan iki ayrı cephelerin savaş arkadaşı, kol kola yürüyerek , KKTC Dış Basın Birliği’nde beraber bir öğle yemeği yiyerek eski anılarını tazelediler. Bir araya gelen Türk gazeteci ve Rum doktor duygusal anlar yaşarken, Rum doktor Demetriades, gazeteci Konuksever’in bedeninde 35 yıl önce diktiği kurşun yaralarını yeniden muayene etti. Rum doktor “bundan sonra sen benim kardeşimsin” ifadelerini kullanırken, gazeteci Ergin Konuksever ise “35 yıl sonra doktora teşekkür etmenin mutluluğunu yaşadım” dedi. Konuksever, doktor Demetriades’i sınır kapısına kadar kol kola götürdü ve bundan sonra daha sık görüşmek istediğini vurgulayarak doktora “bunda sonra da İstanbul’da da bir evin var” dedi.

Gazeteci Ergin Konuksever, 2. Kıbrıs Barış harekâtında gazetecilik yaptığı dönemde Rum kurşunlarıyla vurulduğu zamanı ve doktorla başlayan hikâyesini şöyle anlattı;

“BEN DE GAZETECİYİM, AMA BUGÜN BENİM DÜŞMANIMSIN”
“2. harekâtın birinci günüydü. O dönemde fotoğraf filmlerimizi gazeteye askeri helikopterle gönderiyorduk. Hamitköy’de acil doğum yapması gereken, Yüksel Ahmet isimli kadını hastaneye yetiştirmek için bindiğimiz araç yanlış yola saptı. O anda yanımdaki şoförün ağzından giren mermiyi gördüm. Rum askeri ateşiyle şoför anında hayatını kaybetti ve üzerime düştü. Ben ise fotoğraf makinesi ile elimi arabanın camının dışına çıkardım. Basın diye bağırdım. Rum askeri bizi durdurdu. Asker karnıma silahını dayadı ve “Ben de gazeteciyim, ama bugün sen benim düşmanımsın” dedi, o anda vuruldum. Ağır yaralanmıştım, yarama havlu bastırıp beni hastaneye kaldırdılar.

BENİM İÇİN TÜRK, RUM ASLA FARK ETMEZ
Hastanede kan kaybederken, kapıdaki tartışmalardan bir kısım görevlileri bırakın kanamadan ölsün tartışması yaptıklarını anladım. Yine o anda Rum hemşireler kan kaybedip ölmem için karnımı yumrukluyordu. Tam o sırada mavi gözlü ve genç bir doktor içeriye girdi ve o doktorun adını 35 yıl sonra öğrendim. Hemşirelere kızdı. “ben Hipokrat yemini etmiş bir doktorum, benim için Türk, Rum asla fark etmez sizi ameliyat edeceğim ve benim gözetimim altındasınız. Korkmayın” dedi. Doktor, ayni zamanda kapıya bana zarar verilmemesi için tedbirler de almıştı. O doktor, Andreas D. Demetriades’miş.

Tam bu sırada arabada yanımda olan, birlikte esir düştüğümüz ve aşağıda sağlam bıraktığım Anka muhabiri arkadaşım Adem Yavuz’u karnından vurulmuş halde yanıma yatırdılar. Adem’i EOKA’cılar hastanenin kapısında karnına silahı dayayarak vurdukları için Rum Doktor Demetriades 6 kez ameliyat ettiği halde kurtarılamadı ve şehit oldu. Aradan geçen bu süre zarfında bu doktora bir teşekkür bile edememenin sıkıntısını yaşıyordum.

Rum doktor Andreas D.Demetriades ise o günleri şöyle özetledi;

TÜRK OLDUĞUNU DUYUNCA 3 KAT DAHA SERİ HAREKET ETTİM
Ben savaş sırasında yaralı asker ve sivilleri tedavi ediyordum. Hastane Yeşil Hat’tın yakınlarındaydı. Bir Türk gazetecinin ağır yaralı olarak getirildiğini duydum. Normalden 3 kat daha seri hareket ederek müdahale ettim. Çok kötü bir savaştı. Yüzlerce yaralı ve ölü vardı. O gün biz Türk askerlerinin tüm Lefkoşa’yı alacağını duymuştuk ve bekliyorduk. Bu asker tüm Lefkoşa’yı alır demiştik. Erken müdahalenin ne anlama geldiğini ve müdahale için “altın saat”in ne olduğunu çok iyi bilincindeydim. Çünkü 2. dünya savaşında müdahalelerin gecikmesi sayesinde yaralıların yüzde 60’ı öldü. Buradaki şansımız cephenin hastaneye çok yakın olması ve müdahaleyi erken yapabilmemizdi. Yaralının Rum veya Türk olması benim için hiçbir anlam taşımıyordu ve müdahale ettim. Aradan geçen bunca zaman sonrasında buluşmak beni çok sevindirdi. Biz bir arkadaş hatta kardeşiz.